Bebekli bir ailenin bir numaralı ihtiyacı bebek beziyse, ikincisi evcil bir köpektir. Lütfen burun kıvırmayın ve uysal, sadık, anlayışlı ve eğlenceli bir köpeğin çocuklu eve neler katacağını hayal etmeye çalışın. Köpek gereğinde bebek bakıcısı, gereğinde çocukların rol modelidir. Tamam, belki tuvalet alışkanlığı açısından bebeğinize veya çocuğunuza doğruları o öğretemeyebilir ama sabah uyandığında ev halkına güzel bir günaydın sunmayı kimse ondan daha iyi beceremez! Muhtemelen köpeğiniz mama kabını yeni yıkanmış gibi görünene dek temizlediğinde ufaklıklar da yemeklerini daha iyi kaşıklayacaklar. Henüz terlik ve gazete getirme konularındaki yeteneği ve disiplininden bahsetmedik bile! Onlara her daim iyi davranan, tüm şımarıklıklarına efendice katlanan ve evin içinde koşturma ihtiyaçlarını (hem köpeğinizin hem de çocuklarınızın en büyük ihtiyacı!) gidermedeki bir numaralı büyükleri olmayı bilen köpeğiniz sayesinde ayaklarınızı arada bir rahatça uzatabileceksiniz. Gördüğünüz gibi köpek, çocuklu bir evin bebek bezinden sonraki en büyük ihtiyaçlarından biridir!
Köpekleri Feci’nin 4 yaşındaki ikiz kızlarına yaptığı “ağabeylik” sayesinde kızlarını daha şenlikli bir aile ortamında büyüten Ceyda ve Nedim Mazliyah’ın söylediklerine bir bakın:
Kızlarım Pera ve Simi henüz karnımdalarken, başını göbeğime dayayarak uyuyan Feci’nin horultularını duyuyorlardı. Onun varlığını bilerek dünyaya geldiler ve bugün de abileri olarak bildikleri bu nefis canlıya çok düşkünler. Jinekoloğum hamileliğimin başından itibaren bir köpekle aynı evi paylaşmamı destekledi. Hamile bir kadının evcil hayvanlardan uzak durması yönündeki hurafelere kulaklarımızı tıkadık. Bir köpeğin bizden daha fazla tüylü olduğunu düşünmenin ne kadar komik olduğunu doktorumdan öğrendim.
Şaşırtıcı gerçekler
Evdeki hijyeni yanlış anlamakta üzerimize yok. İş bu türden bir yanılgıya geldiğinde neyse ki uzmanlar devreye giriyor. Kaliforniya San Diego Üniversitesi Mikrobiyom Merkezinin direktörlüğünü yürüten ve Dünya Mikrobiyom Projesinin kurucularından olan çocuk gelişimi uzmanı Profesör Rob Knight Mikroplarınızla Tanışın isimli kitabında şöyle diyor:
Çocuğunuzun astım ve alerjiye yakalanma riskini azaltmak adına sizinle özet bir tavsiye listesi paylaşmak istiyorum: Köpek sahiplenin. Ancak bunu geciktirmeyin. En ideal zaman, bebek henüz anne karnında olduğu zamandır. Genel olarak gerek ağabey ve ablalardan, gerekse evcil hayvanlardan, eti veya sütü için beslenen hayvanlardan veya eski zamanlarda hepimizin yaptığı gibi sokakta oynamak yoluyla aldığımız mikroplar sağlığımızı olumlu etkiliyor. Anne babalara bu noktada bir uyarı yapmak gereği duyuyorum: Çocuklarınızın bağışıklık sistemini güçlendirmek için ona kokmuş et yedirmeyin, hastane odalarının zeminini yalatmayın, kuduz yarasaların yanına götürmeyin, kısacası tehlikeli olabilecek mikroplardan ve mikrop kaynaklarından uzak tutun. Ancak modern hijyen hipotezine göre, sağlıklı insan ve hayvanlarla temas suretiyle vücudunuza iyi mikroplar almanın, hastalıkları önlemede etkili bir yöntem olduğunu da unutmayın.
Evcil hayvanlara dair 3 gerçek
Evcil hayvanların üç önemli özelliği vardır. Öncelikle duyguları “görebilirler”; bu nedenle bir köpek veteriner randevusunun olduğu sabah ortadan kaybolur veya kediniz siz taşıma kutusunu salona getirmeden çok önce yatağın altındaki yerini alır. Hayvanlarla etkileşim içinde olduğunuzda olumsuz duygulardan kurtulmak zorunda kalırsınız, çünkü hayvanlar sizi bir kitap gibi okur. (Çünkü ancak bu şekilde hayatta kalabilirler.) Bunu yapabildiğinizde insanlarla olan ilişkilerinizin de düzeldiğini görürsünüz.
İkincisi bir evcil hayvan, özellikle de köpek, çoğumuzun yabancılaşmaktan mutsuzluk duyduğu doğaya dönmek için yeniden kapı açar. (Sulu kar yağarken sabahın yedisinde çiş-kaka yaptırma yürüyüşleri can sıkıcı olabilse de, köpeklerini gönülden sevenler böyle bir mesaiye pek kafayı takmazlar.)
Üçüncü olarak zamanın çoğunu dokunmayı daha da zorlaştıran giysilerle örtünerek geçiriyoruz, dahası tehlikeli sosyal kurallar koymuşuz. Öyle ki birbirimize dokunmaktan korkar hale gelmişiz ve bu durum oksitosin düzeyi, mutluluğumuz ve uzun yaşam için iyi haber değildir. Tıpkı sevdiğimiz insanlar için geçerli olduğu gibi, bir hayvana dokunduğumuzda da oksitosin düzeyi yükselerek “mutluluk kimyasalları” olan dopamin ve serotonin miktarını artırır. Fakat biyokimyayı bir kenara bırakarak, bunun sadece sevgi nedeniyle olduğunu da söylemek mümkün.
Kadıköy’ün güzeller güzeli köpeği Tarçın’ı ve onun kendine has aurasını özlemle anarak şöyle söyleyelim: Köpek sevgisinin en önemli yanı Tarçın’ın en güzel, en akıllı, en işe yarar vs. olması değildir. Tarçın’ın size olan sevgisi de sizin dış görünüşünüz, paranız, evinizin büyüklüğü ya da benzeri herhangi bir şeyle alakalı değildir. Temelde Tarçın’ı sevme nedeniniz, onun da sizi sevmesidir. O sizi, siz onu sevdiğiniz için sever. Bu, koşulsuz sevgidir. Yani hepimizin ihtiyaç duyduğu şey.
2016’nın son kitabı Mini Ev Köpeği Olma Rehberi’nin bize düşündürdükleri bunlar. İlk önce söylenmesi gerekeni en sona bırakmış olabiliriz, ama konu 100 bin yıldan beri insanların en iyi dostu olan köpekler olunca laf biraz uzuyor. Üç yaşındaki bir ufaklığın da, 40 yaşındaki bir köpekseverin de kütüphanesine girebilecek bir kitapla yıla hoşçakal diyoruz. Mini Ev Köpeği Olma Rehberi bir köpeğin kaleminden çıkan ve köpeklere ev hayatına uyum sağlaması için sergilemesi gereken hünerler hakkında tavsiyeler veren espritüel bir el kitabı. Köpekler için -ilk kez- yazılmış bir “How to” kitabı da diyebiliriz. Bir köpek kendine bakacak insanı nasıl seçer? Onun kalbinin en güzel köşesinde kendine nasıl yer bulabilir? İnsanların yataklarına nasıl sızar? Misafirleri nasıl karşılamalıdır? Mama kabını hep dolu tutmanın yöntemleri; dost edinmenin incelikleri; yabancıları tanımanın kestirme yolları…
Bireysel gelişimine önem veren bütün köpek dostlarımıza tavsiye olunur. Hav!