Yeni bir eğitim ve öğretim döneminin daha hengamesine daldık gidiyoruz. Umalım ki okula ilk defa giden miniklerimiz, yeni okullarına adapte olmaya çalışan çocuklarımız, teog ve üniversite hazırlığında olan gençlerimiz başarılı bir yarı yıl geçirsinler.
Tüm iyi niyetli dileklerime rağmen, farklı yaş gruplarından oluşan bu çocukları gözlemlediğimde fark ettiğim ortak bir duygu var: İsteksizlik, bıkkınlık, endişe ve korku. 10 ve 12 yaşında iki kız çocuğu büyüten bir anne olarak, hem onlar hem de onların arkadaşları sayesinde çocukları bolca gözlemleme fırsatı buluyorum. Uzun saatler okul sıralarında oturan, çok kısa süren teneffüslerde yeterince hareket edemeyen ve uzun süre servis yolculuğu yapan çocuklar eve geldiklerinde yorgun ve bıkkın olabiliyorlar.
Oysa benim çocukluğumda okul çıkışı bahçelerde ya da sokaklarda oynama imkânı bulduğumuz için ne miskin olurduk ne de hiperaktif. Okuldan geldiklerinde bahçe ve parkta oynama imkânları yoksa ya da buna izin verilmiyorsa bilgisayara veya televizyona gömülmemek imkansız. Hareketsiz geçen sürenin sonunda iyice donuklaşan çocuk ödev veya ders tekrarı yapmak istemiyor. Bazen de agresifleşebiliyor. Zorla ders çalıştırılan ya da ceza korkusuyla ders motivasyonu sağlanmaya çalışılan çocuk konsantre olmakta güçlük çekiyor. Kısaca hareketsizlik, korku ve endişe çocukların sağ sol beyin dengesini bozuyor. Peki, sağ sol beyin dengesi ne demek? Kısaca sağ sol beyin dengesi iki beyin lobunun birbirleriyle uyumlu ve işbirliği içinde çalıştıkları durumdur. Denge olmadığında ise konsantrasyon zorluğu yaşanıyor, zihnin algılama kapasitesi düşüyor, yanlış yapma ihtimali artıyor.
Sağ sol beyin dengesi çok önemlidir. Sağ sol beyin dengede olduğunda:
- Yeni şeyleri daha kolay öğreniriz;
- Kolaylıkla konsantre olabiliriz;
- Olayları geniş bir açıdan değerlendirebiliriz;
- Öğrendiklerimiz zihnimizde kalıcı olur;
- Kendimizi enerjik hissederiz.
Sağ sol beyin dengesini bozan önemli etkenler:
- Hareketsizlik;
- Korku, endişe, hayal kırıklığı, kıskançlık gibi olumsuz duygular;
- Elektromanyetik alan (cep telefonları, bilgisayar, elektronik tüm aletler);
- Sağlıksız beslenme (aşırı şeker tüketimi, paketlenmiş tüm ürünler, fast food…);
- Yeterince su içmemek;
- Uykusuzluk;
- Huzursuz aile ortamı…
Biz ebeveynlerin ve öğretmenlerin uygulatabileceği çok pratik kinesiyoloji egzersizleriyle çocuklarımızın öğrenme süreçlerinde onlara destek olabiliriz. Kolaylıkla uygulanabilen kinesiyoloji egzersizleriyle bedendeki kan dolaşımı, hormonal denge ve sağ sol beyin dengesi sağlanır. Bir de çocuklarımıza koşulsuz sevildiklerini hissettirdiğimizde, huzurlu bir aile ortamı sunduğumuzda ve eğlenerek öğrenmelerini sağladığımızda başarısız olmaları için hiçbir neden kalmıyor. Tabii fizyolojik bir engeli yoksa.
Şimdi egzersizlere bir göz atalım:
- Egzersiz
B 27 denilen noktaları ovmaktır. B 27 noktaları köprücük kemiğinin hemen altında bulunan çukurumsu noktalardır. Böbrek meridyenin son akupunktur noktalarıdır. Bu noktaları hafifçe bastırarak 1 dakika ovmak ya da parmak uçlarımızla küçük vuruşlar yapmak bedenimizdeki enerjiyi kolaylıkla harekete geçirir. Yeni bir bilgiyi öğrenmekte güçlük çekiyorsanız, yorgunsanız, net düşünmeye ihtiyacınız varsa bu noktalar çok işe yarayacaktır.
- Egzersiz
Çaprazlama hareketi. Önce sağ dirseği sol dize, sonra da sol dirseği sağ dize değdiriyoruz. Bu hareketi tempolu bir şekilde 12 kez tekrarlıyoruz. Eğer yapan kişinin fiziksel bir engeli varsa oturduğu ya da yattığı yerden dirsek yerine ellerini dizlerine değdirerek de yapabilir. Bu hareket objektif düşünmeyi sağlayacaktır. Ayrıca hareketsiz kalmış bedendeki enerjiyi harekete geçirecektir.
- Egzersiz
Kulakları ovmak. İşitsel duyu kanalımızı aktive etmeye yardımcı olur. Kulakların kenarlarını hafifçe çekiştirerek 2 dakika ovun. Bu hareket dikkati odaklayabilmeyi ya da dağılan dikkati yeniden toplamayı sağlar. Sınavdan önce, sınav esnasında uygulanabilir. Yeni bir konu anlatılmaya başlamadan önce yapılması çocuğun anlatılanları daha iyi dinlemesini sağlar. Öğretmenlerin dersi anlatmaya başlamadan önce bunu yaptırmaları harika olur.
- Egzersiz
Yatay 8 çizmek. Görsel duyu kanalımızı aktive eder. Ayakta durup kollardan bir tanesi bedenin önüne doğru uzatılır. Başparmak dışındaki tüm parmaklar yumru şekline getirilir. Elinizle yatay 8 çizerken gözler başparmağı takip eder. Dikkat edilmesi gereken, gözler hareket ederken başın sabit kalmasıdır. Yatay 8 işareti yaklaşık 12 kez tekrarlanır
İşte bu kadar basit. Yaklaşık 5 dakikanızı ayırarak çok farklı sonuçlar elde edebilirsiniz. Bunu eğlenceli hale getirmek istiyorsanız egzersizleri yaparken müzik çalmak da harika olabilir.
Kinesiyolojiyi bizlere sunulan harika bir kaynak olarak görüyorum. Kullanıldığı alanlar çok geniş.
Sağlık, eğitim, spor, psikoloji, psikiyatri, dikkat eksikliği ve hiperaktivite. Bu konuyla ilgili daha çok egzersiz öğrenmek ve kinesiyolojinin ne olduğunu daha iyi bilmek istiyorsanız size önerebileceğim iki kaynak kitap var. Kuraldışı yayınlarından Bedenin Bilgeliği ve Başarılı Çocuğun İksiri.
Kuraldışı Eğitim Danışmanlık’ın senede bir kez verdiği Bütünsel Kinesiyoloji eğitimleri de herkese açık.
Tüm çocuklarımıza öğrenmenin tadına varacakları eğlenceli bir öğrenim yılı diliyorum.
Bütünsel Kinesiyoloji (PİKİ) Danışmanı Dila Selengil Ertemli