Yeni doğanın gözünde, anne kendisinden ayrı bir varlık değildir. İkisi tek bir ünitedir. Anne- bebek ünitesi tek varlık gibidir.  Bu açıkça görülen bağımlılığa, sembiyotik yaşam ihtiyacına karşın, yeni doğanın fizyolojik ve nörobiyolojik gelişim eksikliğinin tamamlanma süreci pek dikkate alınmıyor.

Bebeğin hayatının ilk saati en önemli olmak üzere özellikle ilk dokuz ay anneden ayrılmaması, gelişimi için kritik önem taşıyor. Oysa daha hayatın ilk anlarında  bile yıkanma, tartma, ölçme gibi aciliyeti olmayan nedenlerle  anneden ayrılıyor. Bebek henüz  temel fizyolojik ve nörolojik gelişiminin alt yapısını tamamlamadan ” anneden ayrı bir “birey” muamelesi görüyor.

Meme verirken veya biberonla beslerken sürdürülen göz ve cilt teması anne bebek bağını güçlendirir. Bebek annesinin kokusunu ve dokunuşunu tanır.  Onun ihtiyaçlarını gecikmeden karşılamak, size olan güvenini ve bağını güçlendirir. İdeal olan, elbette bebeğin doğal doğumla dünyaya gelmesi ve hemen annenin göğsüne konarak anneyle cilt ve göz temasının sağlanması ve ilk memesini emmesidir.

Anne Bebek Bağının Gecikmesini Etkileyen Faktörler

Ama olaylar her zaman bu ideal duruma uygun gelişmez. Bebeğinizle değişik nedenlerle bağ kurma süreciniz gecikebilir.

  • Siz zorlu ve uzun geçen bir doğum sürecinden sonra kendinize gelememiş, yorgun, bitkin ya da ağrı çekiyor olabilirsiniz.
  • Ebeveynler zihinlerinde bebeğin fiziksel görünüşü ile ilgili bir resim oluşturabilirler ve bebek bu resme uygun olmayabilir. Annenin bebeğinin yüzüne bakarken hayal kırıklığını ya da üzüntüsünü yansıtan mimikleri, bu bağın oluşmasını zedeler. Doğan bebeğin cinsiyeti bile anne (ve babanın) tavrını ve mimiklerini bilinçsizce etkileyebilir.
  • Hayatın ilk saatinde bebeği emzirmek bağın kurulması için önemli olsa da, bazı annelerde farklı hormonlar annede kaotik duygu halleri yaratabilir. Hormonlar bağı geciktirmede önemli rol oynayabilir.
  • Ağırlıklı olarak sezaryen doğumlarda görülen postpartum depresyon bu bağın oluşmasını geciktirebilir.
  • Bebeğiniz beklenenden çok erken dünyaya geldiği için erken doğan yoğun bakım ünitesine alınmış olabilir.

Evlat edinilen bebekler ile ebeveynler arasında, tıpkı biyolojik ebeveynlerde olduğu gibi bağ kurma süreci gereklidir.

Bir nedenle hayatın ilk saatlerinde, günlerinde, haftalarında, aylarında yaşanan bu ayrılık, çocuğun gelişimini, güven ve yaşam dengesini de büyük ölçüde sekteye uğratıyor.

Bebeğinizle bağ kurma bir nedenle geciktiğinde, bu gecikmeyi mümkün olduğunca telafi etmenin yolu, sürekli cilt teması, sıkça göz kontağı kurmak ve bebek masajından geçiyor. Özellikle medikal sorunlar yaşayan erken doğan bebeklerde masaj, çok büyük fark yaratabilir. Bebek masajı kurslarına katılan annelerin tümü bebeklerinin masajdan yararlandığına inanıyor ve bebeklerinin bakımlarında kendilerine güven kazandırdığını söylüyor. İnternette, bebek masajı teknikleri ile ilgili birçok video, kitap bulabilirsiniz.

Seyrettiğim bir videoda, yenidoğan ikizlerden biri doktorlar tarafından umutsuz vaka olarak nitelendirilmiş ve kuvözünde adeta ölüme terk edilmişti. Gece hemşiresi, bilgece bir davranışla bebeği tek başına yattığı kuvözünden alıp ikizinin yanına koymuştu. Videoda sağlıklı olan bebek, kardeşinin üzerine elini atmış olarak görünüyordu.  Sabah bebeklere bakmaya gelen doktorlar gözlerine inanamadılar. Sabaha çıkmayacağını düşündükleri bebeğin kalp atışları, dolaşım sistemi, tüm hayati fonksiyonları normale dönmüştü. Sağlıklı bebeğin kardeşine dokunuşları yaşamla ölüm arasında fark yaratmıştı.

Özetle; çocuk gelişimi, antropoloji, psikiyatri, neonatoloji gibi değişik alanlarda yapılan çeşitli saygın çalışmalar hep aynı kapıya çıkıyor.  İnsanlar, optimal potansiyel gelişimi için fiziksel dokunuşa gereksinme duyuyor.

Sarılmak biz yetişkinlerin de bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bize de iyi geliyor.Sarılmak her türlü duyguyu paylaşmanın harika bir yoludur.

Sevgiyle hoşça olun.

Nil Gün

nilgun@kuraldisi.com