Eric Carle. Dünyanın en sevilen çocuk kitabı yazarı ve illüstratörü. Bu tutkulu sevgiyi büyütenler arasında Türkiye’deki okurları da azımsanmayacak oranda. Raflarda görülen her yeni Eric Carle kitabı “bu defa ne yapmış acaba?” duygusuyla alınan bir koleksiyon nesnesine dönüşebilir her an. Evet, kimimiz onun kitaplarını biriktiriyor, kimimiz en sevdiğimiz çizimlerini çocuğumuzun odasına çerçeveletip asıyor, kimimiz ona mektup yazıyoruz.

Biz de aklımızdaki sorularla kapısını çaldık ve eli boş dönmedik. Eric Carle röportaj isteğimizi geri çevirmedi. İnsanın her zaman karşılıklı birer kahve içmek isteyeceği  Carle ile söyleşmenin damağımızda kalan tadı hayatımızdan eksik olmasın.

Bizlere Aç Tırtıl’ın yazılış hikâyesini anlatır mısınız? İlham kaynağınız neydi? Ve neden bir tırtıl?

Bir gün bir kâğıt yığınını delgeç ile deliyordum ve aklıma kitap kurtları geldi. Oturup Solucan Willy ile Bir Hafta’yı yazdım. Fakat editörüm solucan fikrinden hoşlanmadı, niye bir tırtıl çizmiyorsun dediği an zihnimde bir kelebek belirdi. Gerisini biliyorsunuz. Yıllar içinde Aç Tırtıl’ın bir umut hikayesi olduğunu daha çok fark ettim. Şu anda küçük bir tırtıl olabilirsiniz, fakat büyüyeceksiniz, kanatlarınız çıkacak ve geleceğinize uçacaksınız. Dünyanın dört bir yanında bu kadar sevilerek okunmasının nedeni bu olsa gerek.

Harika bir resimli kitabı nasıl tarif ederdiniz?

Bence başarılı bir kitap öncelikle iyi tasarlanmış olmalı. Kendi işlerime bakarak söyleyebilirim ki, temel amacım her zaman basitlik oldu. En rafine haliyle basitlik. Tutarlı ve ahenkli olmak da iyi bir kitabın olmazsa olmazı.

Hayatınızın hangi dönüm noktasında çocuk kitapları yazarı olmaya karar verdiniz?

Doğduğum topraklara, yani Amerika’ya dönmeyi istiyordum ve genç bir adam olarak kendimi Almanya ile Amerika arasındaki bir köprü gibi hayal ediyordum, anneannem nihayet bana kavuşacaktı. New York’a yirmilerinin başında bir delikanlı olarak adım attım, yanımda portfolyom, cebimde 40 dolar parayla… New York’taki ilk günlerimde The New York Times’ta grafik tasarımcı olarak iş buldum, sonrasında da bir reklam ajansında sanat yönetmeni oldum. Çocuk kitaplarıyla ilgili kariyerim ise otuzlu yaşlarımın sonunda başladı. 1960 yılının ortalarında Bill Martin Jr. Çizdiğim bir kırmızı ıstakozu gördü ve bana Brown Bear, Brown Bear, What Do You See? kitabının illüstrasyonlarını yapmamı teklif etti. Ne kitap ama! Her şeyi başlatan kitap! İşte bu kitap bana bir çocuğun sevinçle yaklaşabileceği özel bir şey yapmanın mümkün olduğunu gösterdi. Bu fırsat hayatımı değiştirdi. Neredeyse hiç planlamadan çocuk kitapları yazarı ve illüstratörü oluverdim.

Hayvan imgesini bu kadar bol kullanmanızın sebebi nedir? Çocuklar onları çok sevdiği için mi, doğa buna elverecek kadar zengin olduğu için mi?

Ben doğadan ilham alıyorum. Her türlü hayvanı ve böceği hep çok sevdim. Küçük bir çocukken babamla orman gezintileri yapardık. Bir ağacın kabuğunu soyar ve bana altından çıkan küçük canlıları gösterirdi. Küçük ürkütücü şeyler! Gözden kolayca kaçabilecek küçük yaratıkların kalbimde özel bir yeri vardır.

Bir gün çocukların kalbine dokunacak kitaplar yazmak ve resimlemek isteyen gençlere en önemli tavsiyeniz ne olurdu?

Etrafımdaki insanlara söylediğim üç sihirli harften oluşan bir kelime vardır: YAP! Bunu isteyenlere cesaret vermeyi elbette isterim fakat onlara sadece kendi deneyimimden oluşan tek bir perspektif sunmaktan başkası elimden gelmez. Haklarında bilgi edinmeleri gereken, harika işler yapan birçok çocuk kitabı sanatçısı var. Kendi hayal güçlerini kullansınlar. Bunu yapmak zorundalar.

Türkiyeli okurlar ilk kez sizin bir röportajınızı okuyacaklar. Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kitaplarıma gösterilen ilgi için teşekkür ederim. Ülkenizde kitaplarımın sevildiğini bilmek beni çok mutlu ediyor. Tekrar teşekkürler.

eric_carle

Bu güzel sohbete doyamayanlar için harika bir biyografi hazırladık. Severek okumanız dileğiyle