Bir bebek çişini kakasını söyleyene kadar harcadığı bez miktarı iki tonu buluyor. Temiz bir dünyayı miras alması gereken çocukların doğdukları andan itibaren doğaya bu kadar yük olmalarında yanlış bir şeyler var. Hazır bez kullanımını azaltmak ve çocuğunuzu daha erken yaşlarda tuvalete alıştırmak düşündüğünüz kadar zor olmayabilir. Hem iki çocuk annesi hem de bir eğitmen olan  Pınar Kaya, çocuk büyütmenin önemli aşamalarından birini nasıl geçtiklerini anlatıyor.

RÜZGARIN TUVALET SERÜVENİ YA DA BENİM TUVALETLE İMTİHANIM

Bezsiz çocuk büyütme serüvenimiz, oğlum daha karnımdayken, uzaklardan bir arkadaşımın aklımda kalan cümleleriyle başladı:

Annesi daha iki haftalıkken onu tuvalete tutmuştu, yıkanabilir bez diye bir şey vardı ve DiaperFreeBaby isimli bir kitap bu konuda epey yol göstericiydi. (Türkçe Bezsiz Bebek ismiyle yayınlanmıştı.)

Biz hazır bezlerin olmadığı, annelerimizin bizi koton bez ve muşambayla bezlediği bir kuşağız. Arkadaşım Hatice’nin annesi de çok çocuklu bir kadındı ve muhtemelen bez yıkayacak zamanı ve gücü yoktu. Bebeklerini 15. günden itibaren tuvalete tutmaya başlamış, kısa sürede de çişi-kakayı yakalamıştı.

Arkadaşımdan bunları duyduğumda çok şaşırdım. Zira yenidoğan için 4 paket bezi çoktan almıştım. Ama sonra anneannemin söylediklerini hatırladım. Kız kardeşimle ben 15 aylıkken çişimizi söylüyormuşuz. Plastik bir bebeği delen anneannem, içini suyla doldurup tuvalete tutarmış. Altından parmağını çektiğinde akan suyu gören biz de Ayşegül bebek gibi çiş yapmak istermişiz.

Sonra bu konuda okuyup araştırmaya başlayınca “Tuvalet eğitimi için 3 yaşına kadar bekleyin. Çocukların kasları bu yaştan önce hazır değildir” vs gibi yaygın bir kanıya rastladım. Çocuk doktorları, pedagoglar, okul öncesi öğretmenleri hepsi bir olmuş 3 yaşına kadar çocuğu bezlememizi öneriyorlardı. Bu okuduklarım Hatice’nin annesinin, anneannemin, hazır bez öncesi annelerinin pratiklerinin ve dahası benim bu yöndeki hissiyatım ve eğilimimin tam tersini söyleyen tembel bir yönlendirme gibi geldi bana.

Çok az kişi tarafından dile getirilen ve hissiyatımı haklı çıkaracak o bilgiye ulaşmam zor olmadı. Aradım, buldum, okudum, inandım, uyguladım. Çocukların 3 yaşına kadar bezlenmesinden kimin kârlı çıktığı sorusunu sormak insanın önünü açıyor. Bunu her sorduğumuzda karşımıza devasa paralar kazanan bez endüstrisi ve önüne geçilmesi şart olan bir atık sorunu çıkıyor.

Bezsiz hayata geçişin ilk adımı

Hazır bezle ilişkimizi asgaride tutmak için ilk adımım şu oldu: “Ekonomik ve ekolojik düşünerek hareket et” mottosuyla, yerli üretim yıkanabilir bebek bezleri sipariş ettim. Yıkanabilir bezler çoğu insana eziyet gibi gelebilir ve evet bazen gerçekten de eziyet olabiliyor. Ama bu işe tüm yüreğinle girmen gerekiyor. Yoksa yarım kalacak bir sevdaya dönüşmesi çok olası…

Hazır bezlerin tersine yıkanabilir bezlerde çocuk ıslaklığın farkına varıyor. Bu da birazdan bahsedeceğim çocuğun tuvalet iletişimi (eğitimi değil) sürecini kolaylaştıran bir farkındalık kazanmasını sağlıyor.

Yıkanabilir bezlerde kakayı klozete döküp, hafifçe yıkayıp, kapaklı bir kovada bekletebilirsiniz tüm yedek bezler kirlenene kadar. Sonra bebeğin cildine doğrudan temas ettiği bilgisiyle tercihen sabun tozu ile 60 derecelik ısıda çamaşır makinesinde yıkayabilirsiniz. Tabii burada yedek bezlerin sayısının yeterli miktarda olması gerekiyor.

Ancak bebeğinizi/çocuğunuzu tuvalete tutarak, lazımlığa oturtarak zaten kirlenen bez miktarını azaltabiliyorsunuz. Ve samimi olarak söylemek istiyorum: yıkanabilir bezlerimizin kurumadığı, yetmediği ya da dışarıda olduğumuz zamanlarda ihtiyaç halinde hazır bez kullandık. Ama her seferinde içim acıyarak kullandım bu bezleri.

Tuvalet eğitimi değil, tuvalet iletişimi

Tuvalet İletişimi kısaca; ebeveynlerin ya da bebeklerin bakımından sorumlu kişilerin bebeği gözlemleyerek çişini-kakasını yakalaması, onunla bu konuda bir iletişim kurabilmesi demek. Bazen bir sesle, bazen bir işaretle… Hiç bez kullanmayan da var, yarı zamanlı kullanan da… Her aile kendi ihtiyaçlarına, yaşam standartlarına ve biçimine göre bu süreci şekillendirebiliyor. Bence denemeye değerdi.

Ve Rüzgar 3 aylıkken, tuvalet serüvenine yani iletişimine başladık.

Henüz oturamadığı için kendim klozete oturup iyice geriye çekilerek,  onu da bacaklarımın arasında tutarak tuvalete tutmaya başladım. Her seferinde, birkaç kez “Çişşşşş”, “Kaka” diyerek orda bulunma amacımızı kendisine iyice belletmeye çalıştım. Hatta çiş ve kaka için şarkı bile uydurdum. Burada şunun altını çizmeliyim ki, bu serüvende aceleye ve kızgınlığa hiç yer yok. Olabildiğince şefkatli ve yumuşak olmak çok önemli.

tuvalet_egitimi

İlk seferinde çiş yakaladığımızda bunun tamamen tesadüf olduğunu düşündüm ama çok heyecanlandım. Bu “daha az kirli bez” demekti. Uyanır uyanmaz, meme emdikten 5-10 dakika kadar sonra, bezini değiştirmek için altını açtığımda, gücüm, vaktim olduğu her seferde tuvalete tuttum Rüzgar’ı.

Bir süre sonra “çişşş”, “kaka” diyerek yönlendirmelerime ve şarkılarıma, kaka için ıkınma ve öksürme arası bir ses diye tanımlayabileceğim spesifik bir ses çıkarma ve elle yaptığım bir işaret eklendi.

Beşinci aydan sonra lazımlık ve bir süre sonra klozet adaptörü devreye girdi. Bu arada eşim ve ben tuvaleti kullanırken kapıyı hiç kapatmadık. Tuvalette neler olduğunun çok farkındaydı. Sifon sesinden hiç korkmadı. Elini sifona götürüp basmayı gösterdim her seferinde.

Rüzgar 6 aylıkken başlayan bakıcımız bu serüvene canı gönülden dahil oldu. Evet, çok şanslıydık. Çünkü sadece annenin değil, babanın, bakıcının ya da etraftalarsa anneanne ve babaannelerin de bunu desteklemesi süreci hızlandırması açısından çok önemli.

Katlanabilir bir seyahat lazımlığı da edinerek, 15 günlük kamplı bisiklet turumuzda dahi hiç aksatmadan tuvalet iletişimini sürdürdük. Rüzgar biraz büyüyüp, kaka zamanı aşağı yukarı tahmin edilebilir olunca artık neredeyse haftada ya da 10 günde bir kaza (çişi-kakayı yakalayamama durumuna ‘kaza’ diyoruz) yaşayarak tuvalet iletişiminde inanılmaz bir başarıya ulaştık. Artık kakalı bez neredeyse hiç olmuyordu. Lazımlıkta, tuvalette geçirdiği zamanlarda üşümesin diye dizinin üstüne kadar çektiğimiz biz tozluk aldık.
tuvalet_egitimi

Bir yaşına geldiğinde biraz önce bahsettiğim o spesifik sesi çıkararak kakasını haber veriyordu.  Çişi söylemesi biraz daha vakit aldı, iki yaşına geldiğinde onu da söylüyordu. Tam olarak gece kazaları yaşamadan bezsiz hayata başlamamız ise 26. ayda oldu.

Rüzgar’ın tuvalet serüveni 26 ayda tamamlandı. Çocuk doktorları, pedagoglar, okul öncesi öğretmenlerinin tavsiyesinin tersine… “Kakam benden koptu gitti” korkusu, sifon korkusu, tuvaletin deliği korkusu olmadan, inatçı 2 yaş dönemi başlamadan…

Bebeği ne kadar erken bu ortama sokarsanız, bu onun normali olur. Sifon sesini ne kadar erken duyarsa, ona basıp sesin çıkmasına kendisi sebep olursa korkmaz. Ebeveynlerinin kapalı kapılar ardında ne yaptığını bilmeden, üstüne üstlük bir de aniden gelen sifon sesine anlam veremeden büyüyüp 3 yaşına gelen çocuklar tuvalete girmeyi reddeceklerdir büyük ihtimalle.

tuvalet_egitimi

Kimi zaman enstitülere yaptırılan,  “Erken dönem” tuvalet eğitiminin çocuk ruh sağlığını olumsuz etkilediği, ileride yaşanacak cinsel problemlerin kaynağı olduğu gibi sonucu belli araştırmaların arkasından çıkan bez firmalarının kaygılarını anlamak hiç zor değil.  Üzücü olan şu ki, birçok çocuk doktoru, pedagog ve okul öncesi öğretmen de bu ezberin içindeki rollerini sürdürüyor ve acemi anne-babaları etkiliyorlar. Çoğu zaman alternatif görüşü bilmeden, tamamen ezbere, kendi hocalarından öğrenip, sorgulamadan…

Çok büyük, çok iddialı laflar mı ettim?

Sonuçta her aile kendi doğruları, kendi yaşam biçimi, hayat görüşü ve ihtiyaçları doğrultusunda çocuğunu büyütüp şekillendirecektir. Tek bir doğru yoktur. Ancak bazen önümüze konan şeyden şüphe etmek doğrumuzu belirlememiz için ilk adım olabilir.

Benim tuvaletle imtihanım ise devam etmekte…

Sıra da ikinci oğlum Ali Deniz var. ‘Her çocuk farklıdır’ gerçeğiyle sıra Ali Deniz’in serüvenini yaşamakta. Doğru bildiklerim belki evrimleşecek ama bu arada merak edenlere kendi soru işaretlerimi dağıtmaya devam ediyor olacağım. Tıpkı Hatice’nin benim aklıma serptiği soru işaretleri gibi…